Çok uzun zamandır yazmak istediğim şeyler var nargile sektörü ile alakalı. Bu yazı biraz uzun olabilir, biraz dertleşme biraz serzeniş gibi olacak. Haklı olduğum noktalar olduğu gibi haksız olacağım noktalar da olacaktır, o yüzden affınıza sığınarak yazıyorum bu yazıyı da.
Uzun yıllar boyunca nargileyi neredeyse ilk icat olduğu yıllardan beri kahveci takımında toprak lüle ile içtik. Daha sonra takım ve tütün konusunda doğudaki ve batıdaki bazı gelişmelerden sonra onları taklit eder olduk. Eminönü’ndeki nargile dükkanlarını gezdiğinizde şunu göreceksiniz ki takımların tamamına yakını dünyanın başka bir yerinde üretilen takımın çok ucuz bir çakması. Tabii ki bizden de güzel üretimli takımlar piyasaya çıkıyor, severek sizlerle paylaşıyoruz ama sektörün önemli bir kısmı maalesef böyle. Alpha, Mamay, MIG vb gibi takımların çakmasını üreterek ya da Çin’den ithal ederek nereye kadar gitmeyi düşünüyoruz? Dünyanın en eski ticaret merkezlerinden biri olan İstanbul – Eminönü’nün geldiği nokta bu olmamalıydı.
Sadece takım da değil, lülede bile çok tutuldu diye Oblako’nun çakmasını yapıyoruz ve bunu göğsümüz kabara kabara reklamını yapıyoruz. Bütün dünyaya toprak lüleyi Türk lülesi olarak kabul ettirmiş bir nesil bunu yapmamalı, yapanlardan alışveriş yapmamalı. Aynı şekilde sipsi. Shi Carver’in sipsisini kopyalamakla ne yapmak nereye varmak istemektesiniz? Özgün birşeyler yapmadan piyasaya çıkmamak gerektiğini düşünüyorum.
Gelelim tütüne.
Geçtiğimiz hafta PLS fabrikasındaydım. Beni ağırladıkları için PLS ve Dozaj ailesine bir kez daha buradan teşekkür etmek istiyorum. Oradayken şunu gördüm ki bu işin argesi hakikaten zahmetli. Bu işin içinde olan herkesin emeğine saygım sonsuz. Ama özellikle son çıkan markalar ve aromalara baktığım zaman artık farklı birşeyler bulmakta zorlanıyorum. Eminim siz de aynı şeyden yakınıyorsunuz. Zaten pandemi sürecinde özellikle yurtdışındaki ürünlere ne zaman ulaşabileceğimizi sormanızdan şunu çok iyi anlıyorum ki markalar da artık standarta bağladı.
İsim vermeden bir açıklama yapayım. Bugün elime bir markanın ürünleri geçti. Piyasaya yeni girmiş ve iddialı olmaya çalışan bir marka. Ürünlerine bakalım: Nane, sakız buz, limonata, citrus (portakal, greyfurt, lime), buzlu şeftali, şeftali maracuja, şeftali krema, pişmiş şeftali, lady (zaten lady’li bi karışım çıkarmayanı piyasaya almıyorlar artık), kavun ..
İnanın yazarken sıkıldım.
Bu aromalarla ne yapmak, nereye varmak istemektesiniz?
Tekrar söylüyorum, emeğe kesinlikle sonsuz saygım var ama tekdüzelikte biraz tembellik seziyorum. Pişmiş şeftali ile, lady ile, sakız ile, nane ile nereye ulaşmayı hedefliyoruz? Adamlar dağ kekiği yapıyor, pizza yapıyor, viski yapıyor (alkolsüz, yoksa tövbe yani), domates yapıyor, acı meksika biberi yapıyor, popcorn milkshake yapıyor. Seversin, sevmezsin orası ayrı. Çizginin dışına çıkamıyorsan piyasada kısır döngüye giriyorsun. Düz aromalarla piyasada yüksek satış rakamları elde edemiyorsun, kazanamadığın için arge yapamıyorsun, arge yapmadığın için düz aromalarla devam ediyorsun.
Tekdüzelikten sıkılmadık mı? Vallahi ben çok sıkıldım.
Her şeyden önce bu güzel yazı dizisi için çok teşekkür ediyorum. Emek verip kaleme aldın gerçekten başından sonuna kadar reel sektörel kaygılarla dolu. Nereye kadar sorusunun cevabını üreticilerden beklemekteyiz. Telefonlada görüştüğümüz üzere, tüketim grubumuzunda bu yazıyı dikkatle okuyup bireysel tercihlerini sorgulaması gerektiğini düşünüyorum. Tekrardan emekleriniz sektöre kattığınız olumlu yada olumsuz eleştirileriniz için sonsuz teşekkür ediyorum.
Sevgilerimle